Kazak şarkıcı Dimash Kudaibergenov’dan Aleyna Tilki’ye, Koreli So Hyang’tan Hülya Avşar’a… Müzisyen ve vokal koçu Emre Yücelen, YouTube kanalında yaptığı ses analizleriyle büyük ilgi görmekle kalmadı falsetto, detone, bariton, entonasyon gibi birçok müzik tabirini günlük sohbetlerimize kattı. Keşfettiği müthiş seslerin yanı sıra mimikleri ve kullandığı sözcüklerle fenomen olan ve üç yılda 1200’e yakın video yayınlayan Yücelen’le bir araya geldik.

– Güzel bir ses dinlediğinizde ne hissediyorsunuz?
– Videolarda defalarca görüldüğü üzere çıldırıyorum. Düşünün, konservatuvar yıllarından itibaren sadece sesle ilgili çalışmalar yapıyorsunuz. Şu ses nasıl çıkar? Bu sesi ben neden çıkaramıyorum?..

– Şarkıcıların sesini analiz ediyorsunuz. Bu konuda eğitiminiz var mı?
– Müzikte “Ben şuyum, ben buyum” demeye başlarsanız büyük bir tuzağa düşersiniz. Çünkü müzik kocaman bir okyanus ve biz bunun içinde çok küçük bir parçayı biliyoruz. İTÜ Devlet Konservatuvarı Ses Eğitimi Bölümü mezunuyum. Ana branşım halk müziğiydi. Okuldaki hocalarım Alaeddin Yavaşca, Yücel Paşmakçı ve Can Etili gibi çok değerli isimlerdi. Daha o yıllarda çalışmaya başladım. Haftada altı gün sahnedeydim. İlk şan dersimi de 1998’de verdim.

– Kanalınızı takip edenler arasında yabancılar da var değil mi?
– Türkiye dışında farklı ülkelerden 75 bin takipçim var. Videolara 43 dilde altyazı koyuyoruz. İlk baştan beri de hedefim buydu. Ben halk müziği sanatçısı Oğuz Aksaç’la röportaj yaptığımda izleyenlerin yüzde ikisi bile yabancı olsa Türk kültürünün bir kısmını öğrenmiş oluyorlar.

– Oğuz Aksaç gibi keşfettiğiniz başka hangi isimler var?
– İranlı müzisyen Hümayun Şeceryan’ın ses analizini yaptıktan sonra sanatçı ülkemizde üç konser verdi. Koreli müzisyen So Hyang’la röportaj yapmak için Kore’ye gittik. Kariyerindeki ilk röportajını bizimle yaptı. Kazakistan’dan Dimash Kudaibergenov ile özel videolar çektik. O videolar dünyada yayıldı. Kazakistan’a davet ettiler, Dimash’la bir yarışmada jüri üyeliği yaptık.

– Bu müthiş sesleri biz neden sizden önce bilmiyorduk?
– Merak etmiyoruz. 378 bin takipçim var. Bunların sadece yüzde 10’u müzisyen. Geri kalanı dinleyici. Pazar günleri yaptığım programda sadece müzik konuşmamız herkesi mutlu ediyor. Keşfetmekten, dinlemekten zevk alıyorlar. Sanırım biz biraz dinleme keyfini yitirmiştik, sanki onu tekrar kazanmaya başladık.

DETONE OLUYOR, BUNU DA BİL

– Ses analizi yaparken eleştiride de bulunuyorsunuz. İlk başladığınızda bu durumla ilgili çekinceniz oldu mu?
– Çok iyi sesi olmayan şarkıcılar bana alınır mı diye düşündüğüm oldu. Sonra bunu saygı çerçevesinde, kimseyi kırmadan sadece teknik, kendi bildiğim işmiş gibi anlatırsam belki bir derse çevirebilirim diye düşündüm.
– Sizin sadece teknik üzerinden yorumlar yapmanız da eleştiriliyor…
– Ben belirleyici değilim. Ben bir fikirim. Bu fikri seversiniz ya da sevmezsiniz. Ben Mabel Matiz’e ya da Manuş Baba’ya bir eleştiri yaptığımda bu, “Onları dinlemeyin” anlamına gelmiyor. Sizin hücrelerinizle sevdiğiniz bir isme karşı ben “Bunu nasıl dinliyorsun?” diyebilir miyim? Ama ben şunu diyebilirim: “Şarkıyı söylerken şurada detone oluyor. Bu müzik olarak çok iyi bir şey değil. Yarın öbür gün müzik yapmaya kalkarsan onun gibi söylediğinde çok beğenilmeyebilirsin. Herkes Mabel Matiz şansına sahip olmaz.”

– Programda en çok hangi övgü sözcüklerini kullanıyorsunuz?
– İnanılmaz, akıl almaz, çıldırtıcı, zil gibi tenor… Sebine Babayeva analizi yaparken “Rıhaarrg” diye bir ses çıkarmışım mesela.

 

– Peki kötü yorumlarda…
– Benim en kötü yorumlarım şöyle oluyor: “İyi değil arkadaşlar. Kötü bir performans. Yeterli değil. Olmamış.”

– Hiç analiz yaparken torpil yaptığınız isim oldu mu?
– Oldu. Gülben Ergen’di ve analizinde de söyledim. “Bu kadar yakın tanıdığım birine torpil yapacağım ama bildiğimi de anlatacağım” dedim. Ama analizlerin yüzde 99.8’i torpilsiz.

– Ses gelişir mi?
– Ses gelişir. Herkese göre farklı seviyede ama… Herkes çalışıp Sertab Erener olamaz. Ama herkes kendisinden daha iyisini yapabilir.

– Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi sesi kim?
– 100 yıl geçse de gelmeyecek bir ses var

buykamagrausa.com

, o da Sertab Erener.

SÜLEYMANİYE CAMİİ MÜEZZİNİ DAVUT AVCI ÇOK İYİ BİR TENOR

– Müezzinlerle ilgili videolarınız da var. Yorum yaparken nelere dikkat ediyorsunuz?
– 2005’te bir proje yapmak istedim. İstanbul camileri ve müezzinleri üzerine… Bunun için 20’ye yakın camiye gittim. Müezzinlerle konuştum. Orada şunu keşfettim. Bu insanlar mesleklerini sevmenin yanı sıra camilerini çok seviyorlar. Evleri gibi… O sevgiyi fark edince başka türlü bir yaklaşım geliştirmeniz gerekiyor. Bana gönderilen videoları bu şekilde analiz ettim. Bu yıl Diyanet İşleri Başkanlığı beni davet etti, ödül verdi. Bir meşk gecesi düzenlendi. Bütün imamlar, müezzinler geldi. İçlerinde ses analizini yaptıklarım da vardı. Orada da Başkan Erbaş’ın isteğiyle mikrofonu aldım, canlı analiz yaptım. Bu konularda yobaz düşünceler de oluyordu elbette. Analiz sırasında piyanonun tuşuna neden bastın gibi… Ama dini çevrelerin bundan rahatsız olmadıklarını görünce bu yorumlar da kesildi.

– Sesinden en çok etkilendiğiniz isimler kimler?
– Bir numarada Mısırlı Hafız Abdussamed Hoca gelir. Tabii ki çocukluğumdan beri dinlediğim İsmail Coşar. Beni en çok vuran bir başka isim de Yusuf Gebzeli. Ne zaman dinlesem perişan oluyorum. İnanılmaz bir kaside okuyucusuydu. Son dönemlerde Süleymaniye Camii müezzini Davut Avcı efsane bir ses. Bu kadar iyi bi tenor zor duyarsınız.

 

LİNK >>

Share